İşte en sevdiğim bölüm....

Kitaplar kendilerine zaman harcandığı takdirde insan hayatına büyük katkı sağlayan fikir yapraklarıdır...

Okuyun onları....

Taaşşuk-u Talat ve Fitnat / Talat ve Fitnatın Aşkı - Şemseddin Sami 1872


Kitabın Adı :Taaşşuk-u Talat ve Fitnat / Talat ve Fitnatın Aşkı
Yazarı : Şemseddin Sami
Tür : Roman
Basım Tarihi : 1874 (İlk Basım)
Sayfa : 215






Fevkâlâdenin Fevkinde



Eski geleneğin kimi kalıplarını sürdürmekle birlikte, Taaşşuk’u Tal’at ve Fitnat (Talât ve Fitnat’ın Aşkı), yazınımızda Batılı yöntemle yazılmış roman türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. 18 yaşında yetim bir çocuk olan Tal’at Bey, bir yaşındayken öksüz kalan, babasını tanımayan bir kız olan Fitnat’a ilk görüşte âşık olur. Ancak kızı sokağa bile çıkarmayan tutucu bir adam olan babalığı tütüncü Hacıbaba aksi, dediğim dedik bir adamdır ve üvey kızına kendi ölçütlerine göre bir koca bulmak istemektedir. Bunun üzerine Tal’at Bey, kız kılığına girerek Fitnat’la arkadaş olur. Ancak Hacıbaba, kızıyla evlenmek isteyen ve zengin bir adam olan Ali Bey’in önerisini kabul eder; Ali Bey, Fitnat’ın babası yaşındadır.

Hasan Mellâh yâhud Sır İçinde Esrar * Denizci Hasan * - Ahmet Mithat Efendi 1874




Kitabın Adı : Hasan Mellâh yâhud Sır İçinde Esrar /Denizci Hasan
Yazarı : Ahmet Mithat Efendi
Tür : Roman
Basım Tarihi : 1977(Bendeki kitabın basımı) - İlk Basım 1874
Sayfa : 600










Fevkâlâdenin Fevkinde




Zâtı şahaneleri kitabın girişgâh kısmında yaşadığı dönemin edebiyat durumundan bahsetmiş. Roman konusunda pek eser vermediğimizi, dolayısıyla tecrübesiz olduğumuzu belirterek eserinde meydana gelebilecek hatalarından dolayı okuyucuların affına sığındığını dile getirmiş.Ve eserinin Monte Kristo Kontu'na benzetilebileceğini de önceden söylemiş.
Bu sözlerini şahs-ı muhteremlerinin tevâzusuna veriyorum. Bilâkis kitabı bitirdikten sonra pek güzel hikaye betimledğini anlamış oldum...Daha öncesinden bu kadar eski basım bir Türk Romanı okumadığımdan ötürü de kendime çok üzüldüm. Zira daha öncesinden yabancı yazarlara ait romanlar okumakta idim. Fakat anlamış olmaktayım ki diğer romanlar ne kadar başarılı, güzel olursa olsun insanın kendi kültüründen, dilinden, tarihinden, isminden anlatılanlar hepsinden daha hoş....





Kitabın konusuna gelelim....
Mevzu geniş anlamda Akdeniz'de geçiyor diyebiliriz. Çünkü genel olarak mekânlar Akdeniz çevresinde olan şehirler....
Fas'da sayılan sevilen bir ailenin evlâdı olan Seyyidi Hasan bir iç karışıklık neticesinde ailesini kaybeder ve Fas'dan kaçmak zorunda kalır. Yağmurdan kaçarken doluya tutulan Hasan korsanlar tarafından kaçırılır. Sonrasında korsanlarla çalışmak durumunda kalır. Bir gün bu durumdan "aşk" sebebiyle bir şekilde kurtulur. Fakat aşık olduğu Julyetta'yı Dominik Padya kaçırınca uçsuz bucaksız bir macera kaçınılmaz olur. Şehirden şehire, denizden denize kovalamaca devam eder... Tarihten bir kaç önemli şahsiyetin ve örgütün "konuk oyuncu" olarak katıldığı bu macera romanı elden bırakılmaz bir eser oluşturmuş....

Devamında iç sayfalardan görüntüler bulunmakta